Savaş Karşıtı Şarkılarıyla Metallica: Müziğin Gücüyle Protesto

Özgür Poyrazoğlu
8 min readSep 22, 2024

--

Brett Murray vizöründen Varşova Konseri, Temmuz 2024

Metallica, sadece müziğiyle değil, aynı zamanda derin toplumsal ve politik mesajlar vermesiyle de tanınan bir grup. En azından benim için hep öyle oldu; 11–12 yaşlarında “One”ı dinleyerek başladığım be sonrasında hiç bırakmadığım Metallica hayranlığının belki de ilk çıkış noktalarından biri bu. Kariyerleri boyunca şiddet, adaletsizlik ve savaş karşıtı temaları işlerken, bir yandan da dinleyicilere düşünmeleri için güçlü mesajlar sundular. 1980’lerin başından itibaren, hızla yükselen bir heavy metal grubu olmanın ötesine geçerek, savaşın yıkıcı etkilerine ve insanlık üzerindeki zararlarına dair güçlü bir duruş sergiliyorlar. Kırk hatta kırk üç yılı geride bırakan grup elbette ki son yollarda daha kişisel sorgulamalara girseler de (“72 mevsim” gibi) en bilinen ve marş haline gelmiş şarkılarındaki savaş karşıtlığı her daim gücelliğini koruyor.

Metallica’nın müziği, sadece sert riffler ve davul ritimleriyle sınırlı değil; sözlerinde derin anlamlar ve sosyal eleştiriler barındırıyor. Grubun anti-militarizm temaları, özellikle savaşın bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerini, insanların savaşa nasıl sürüklendiğini ve savaşın arkasındaki güçlerin manipülasyonlarını açığa çıkaran bir yapıya sahip. Metallica, doğrudan politik bir grup olmasa da, savaşın insan hayatını nasıl değersizleştirdiğini ve topluma verdiği zararı müziğinde sıklıkla ele alıyor.

Bu yazıda, Metallica’nın savaş karşıtı duruşunu en iyi yansıtan 10 şarkıyı inceleyelim istiyorum. Savaşın fiziksel ve psikolojik yıkımını, bireyler üzerindeki etkilerini ve otoritenin insanları savaşa nasıl manipüle ettiğini konu alan bu şarkılar, Metallica’nın toplumsal olaylara nasıl duyarlı olduğunu gösteriyor. Grubun müziği, sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda savaş karşıtı bir protesto aracı olarak da değerlendirilebilir.

Metallica’nın Anti-Militarist Tavrı

Metallica’nın savaş karşıtı tavrı, müzklerinde net bir şekilde kendini gösterir. Savaşın ve militarizmin getirdiği adaletsizliklere ve anlamsız kayıplara karşı sert bir duruş sergileyen grup, savaşa dair en çarpıcı şarkılarında bile insanlığın karanlık yüzünü gözler önüne serer. Grubun üyeleri, özellikle James Hetfield ve Lars Ulrich, röportajlarında savaş karşıtı mesajlarının bilinçli bir tercih olduğunu belirtmişlerdir. Metallica, savaşın getirdiği acıların, insan yaşamını nasıl değersizleştirdiğinin ve bireylerin nasıl manipüle edildiğinin farkında bir grup olarak hareket eder.

Grubun şarkıları, savaşın sadece fiziksel yıkımı değil, aynı zamanda insan psikolojisi üzerindeki kalıcı etkilerine de odaklanır. Metallica, hem savaş alanında yaşanan fiziksel kayıpları hem de savaşın sonrasında bireylerin yaşadığı travmaları etkileyici bir şekilde anlatır. Şarkılarında savaşın getirdiği yıkımın yanı sıra, savaşı başlatan güçlerin çıkar ilişkilerine de ince bir eleştiri getirilir.

Metallica’nın savaş karşıtı duruşu, insanlığın barış içinde bir arada yaşama isteğiyle çelişen militarist düşüncelere karşı bir başkaldırıdır. Grup, savaşın kaçınılmaz olmadığını, aksine savaşın insan hayatı üzerindeki yıkıcı etkilerini gözler önüne sererek, dinleyicilerine bu konuda düşünme fırsatı sunar. Bu tavır, onların savaş karşıtı temalarını derinlemesine işledikleri şarkılarda açıkça görülebilir.

1. One (…And Justice For All, 1988)
“One,” Metallica’nın en ikonik savaş karşıtı şarkılarından biridir. Dalton Trumbo’nun “Johnny Got His Gun” adlı romanından ilham alan şarkı, savaşın dehşetini son derece etkileyici bir şekilde gözler önüne serer. Şarkının kahramanı, savaşta ağır yaralanmış ve bedensel olarak tüm duyularını kaybetmiş bir askerdir. Bilinçlidir ama tamamen hissizdir; bu, savaşa dair en acımasız bir metafor olarak değerlendirilir. Savaşın getirdiği fiziksel ve ruhsal travmanın, bireyi nasıl paramparça edebileceğini, derin acılar içinde bırakabileceğini anlatır.

“One” şarkısının müzik videosu, Metallica’nın ilk müzik videosu olma özelliği taşır ve yönetmen Bill Pope ile Michael Salomon tarafından çekilmiştir. (Beşinci albümde ilk kez bir müzik videosu çekmeleri, grubun da popüler kültüre nasıl zıt gittiğinin bir örneği kabul edilebilir) 1989 yılında yayımlanan video, savaşın yıkıcı etkilerini son derece etkileyici bir şekilde gözler önüne serer. Şarkı, Dalton Trumbo’nun savaş karşıtı romanı **”Johnny Got His Gun”**dan esinlenmiştir ve videoda bu romanın 1971'deki film uyarlamasından sahneler kullanılmıştır.

Video, savaşta ağır yaralanmış ve tüm duyularını kaybetmiş bir askerin trajik hikayesini işler. Karakter, bilinci yerinde olsa da ne konuşabilmekte ne de çevresiyle iletişim kurabilmektedir. Savaşın dehşetiyle bedensel olarak mahkum edilmiş bu askerin çaresizliği, Metallica’nın güçlü müziğiyle birleşerek izleyicilere savaşın insanlık dışı doğasını çarpıcı bir şekilde aktarır.

Videonun yönetmenlerinden Bill Pope, daha sonra “The Matrix” gibi görsel açıdan öncü projelerde yer alacak bir kariyere sahip olmuştur. Metallica’nın “One” videosunda, Pope’un etkileyici kamera kullanımı ve gerçekçi çekim tarzı, savaşın duygusal yıkımını çok güçlü bir şekilde yansıtır. Videonun karanlık ve ağır atmosferi, şarkının temasıyla mükemmel bir uyum içindedir.

Michael Salomon, dönemin pek çok müzik videosunu yöneten bir isim olarak, video ile Metallica’nın o zamana kadar klip çekmeyen bir grup olmasına rağmen büyük bir başarı elde etmiştir. Video, grup için bir dönüm noktası olmuş ve şarkının popülerliğini daha da artırmıştır. “One” videosu, sadece Metallica’nın müzikal kariyerinde değil, müzik videoları tarihinde de ikonik bir yere sahiptir.

Bu video, savaşın sadece cephede yaşanan bir olay olmadığını, insanın zihninde ve bedeninde kalıcı izler bırakan bir felaket olduğunu etkileyici bir biçimde anlatır. Metallica’nın “One” klibi, müziğin savaş karşıtı bir protesto aracı olabileceğini ve savaşın insan üzerindeki yıkıcı etkilerini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer.

2. Disposable Heroes (Master of Puppets, 1986)
“Disposable Heroes,” savaşta askerin sadece birer araç olarak görüldüğünü ve savaşın onlara sunduğu tek ödülün ölüm olduğunu vurgular. Genç askerlerin savaşa sürüklenip ‘kahraman’ ilan edilmeleri, ardından unutulup gitmeleri, şarkının öne çıkan temasıdır. “Back to the front!” diye bağırılan nakaratta, komutanların askerleri cepheye geri gönderirken nasıl umursamaz oldukları vurgulanır. Bu şarkı, askerlerin bireysel değerlerini hiçe sayan militarist düşünce yapısına doğrudan bir saldırıdır. Hem lirik hem de müzikal açıdan yoğun bir tempoya sahip olan “Disposable Heroes,” savaşı bir tüketim ve ölüm makinesi olarak resmeder.

3. For Whom the Bell Tolls (Ride the Lightning, 1984)
Ernest Hemingway’in aynı adlı romanından esinlenen “For Whom the Bell Tolls,” savaşın anlamsızlığını ve insan hayatının değersizleştirilişini işler. Şarkıda, savaşta ölen insanların arkasında çalınan çan sesi, ölümün kaçınılmaz olduğunu ve herkes için aynı sonun beklendiğini simgeler. Metallica, savaşın getirdiği kayıpları ve bireysel acıları dinleyicilerine derin bir atmosfer içinde sunar. Kirk Hammett’ın ünlü gitar solosu ve şarkının ağır, karanlık ritmi, savaşın çaresizliğini ve ölümün soğukluğunu başarılı bir şekilde ifade eder. Savaşın birey üzerindeki etkisi ve kayıpların getirdiği travma, şarkının ana temasını oluşturur.

4. Don’t Tread on Me (Metallica/Black Album, 1991)
İsmini Amerika’nın devrimci dönemine ait bir askeri slogandan alan “Don’t Tread on Me,” ilk bakışta militarist bir hava taşısa da, aslında aşırı milliyetçiliğin ve savaş kışkırtıcılığının eleştirildiği bir şarkıdır. Metallica, burada militarist söylemleri ters yüz ederek savaşın getirdiği tahribatı ve insanları savaşmaya zorlayan ideolojilerin tehlikelerini vurgular. Şarkıda geçen “Liberty or death, what we so proudly hail” (Özgürlük ya da ölüm, gururla selamladığımız şey), özgürlüğün bedelini sorgulayan ironik bir dize olarak öne çıkar. Şarkının sert ve doğrudan üslubu, savaşın insanlık dışı yönlerine dikkat çekerken, aynı zamanda savaşın kışkırtılmasına karşı bir uyarı niteliği taşır.

5. The Day That Never Comes (Death Magnetic, 2008)
“The Day That Never Comes,” Metallica’nın modern döneminde savaşın insan ruhu üzerindeki etkilerini işlediği bir şarkıdır. Şarkı, bir askerin yaşadığı ihanet duygusunu ve savaşın getirdiği öfkeyi işler. Hem lirik hem de müzikal olarak, savaşın psikolojik tahribatına odaklanır. Şarkının ana teması, savaşa giden askerlerin sadece fiziksel olarak değil, zihinsel olarak da büyük yaralar aldığını gösterir. Savaşın insanları birbirine düşman eden tarafını ve ardından gelen pişmanlığı anlatır.

“The Day That Never Comes” şarkısının videosu, savaşa katılan askerlerin yaşadığı duygusal çöküşü ve özellikle savaştan döndüklerinde karşılaştıkları travmaları çarpıcı bir şekilde işliyor. Klip, Orta Doğu’daki askeri operasyonları andıran bir ortamda geçiyor ve bir grup askerin rutin devriye görevini sürdürdüğü sahnelerle başlıyor. Ancak ilerledikçe, bir askerin yaşadığı psikolojik zorluklar ve öfke patlaması gözler önüne seriliyor.

Klipte, savaşın sadece fiziksel bir çatışma olmadığını, aynı zamanda insanların zihinlerinde derin izler bırakan psikolojik bir yıkım olduğunu görüyoruz. Asker, savaşın kaosunda sürekli tetikte, düşmanla karşılaşma endişesi içinde yaşıyor, ancak sonunda bir karar veriyor ve savaşın içindeki şiddeti reddediyor. Savaşın ortasında, insani değerler ve yaşamı koruma içgüdüsü devreye giriyor.

Metallica, bu video aracılığıyla savaşın sadece cephedeki dehşetini değil, aynı zamanda savaş sonrası askerlerin psikolojik olarak ne kadar derin etkilendiğini vurguluyor. Bu şarkının ve klibin ana teması, askerin savaştan döndükten sonra bile savaşın etkilerini zihninde taşımaya devam ettiğini, sürekli bir çelişki ve kararsızlık içinde kaldığını gösteriyor.

Videonun finalinde, savaşın şiddetinin askerler arasında bir dayanışmaya dönüşebileceği mesajı veriliyor. Metallica, böylelikle şiddet döngüsünü kırmanın ve insanı ön plana almanın önemine vurgu yapıyor.

Klibin benim için en önemli yanı ise favori yönetmenlerimden birinin elinden çıkmış olması. Video, Danimarkalı ünlü yönetmen Thomas Vinterberg tarafından çekilmiştir. Vinterberg, 1995 yılında Lars von Trier ile birlikte kurduğu Dogme 95 hareketiyle tanınır ve minimalist, gerçekçi sinema tarzıyla dikkat çeker. Filmleri genellikle insan ilişkileri, toplumsal travmalar ve bireysel psikolojik derinlikler üzerine yoğunlaşır. Vinterberg’in yönetmenliği altında, bu video da savaşın sadece fiziksel yıkımını değil, aynı zamanda askerlerin savaş sonrası yaşadığı psikolojik travmayı etkileyici bir şekilde yansıtır.

Vinterberg’in en bilinen yapıtları arasında yer alan “Festen” (The Celebration) ve “Jagten” (The Hunt) gibi filmleri, yönetmenin insan psikolojisine derinlemesine odaklandığı eserlerdir. Metallica’nın “The Day That Never Comes” videosunda da benzer bir yaklaşım izlenmiştir; video, minimalist bir estetikle savaşın ve çatışmanın insanlar üzerindeki psikolojik ve duygusal etkilerini ön plana çıkarır. Diyalog yerine görsel anlatıma ve duygusal yoğunluğa odaklanan yönetmen, bu video ile savaştaki şiddetin ötesinde, insanın içsel mücadelelerini vurgular.

Vinterberg’in yönetimindeki bu video, savaşın şiddet döngüsünü ve bunun insanların zihinlerinde nasıl derin yaralar bıraktığını anlatan güçlü bir görsel hikaye sunar.

6. Fight Fire with Fire (Ride the Lightning, 1984)
“Fight Fire with Fire,” nükleer savaşın insanlık üzerindeki yıkıcı etkilerini işleyen bir şarkıdır. Parça, insanın kendi yaratımı olan yıkıcı güçleri kontrol edemediğinde, dünyanın nasıl bir felakete sürükleneceğini gözler önüne serer. Nükleer silahların varlığı ve onların kullanılma tehlikesi, savaşın en korkunç boyutlarından biridir ve Metallica bu şarkıyla bu tehlikeye dikkat çeker. Şarkının hızı ve sertliği, savaşın getirdiği dehşeti hissettiren bir atmosfer yaratır.

7. Leper Messiah (Master of Puppets, 1986)
“Leper Messiah,” toplumu manipüle eden otorite figürlerine yönelik bir eleştiridir. Şarkı, liderlerin halkı nasıl yönlendirdiğini ve onların gözünde kahraman gibi görüldüklerini, ancak aslında kitleleri savaşa ve yıkıma sürüklediklerini anlatır. Şarkının militarist liderlere yönelik bu eleştirisi, dolaylı olarak savaşın da arkasındaki güçleri sorgulayan bir mesaj içerir. Metallica, burada sadece savaşı değil, savaşı kışkırtan zihniyetleri de hedef alır.

8. To Live is to Die (…And Justice For All, 1988)
“To Live is to Die,” büyük ölçüde enstrümantal bir parça olsa da, savaşın trajedisini ve yaşamın kırılganlığını derin bir şekilde işler. Cliff Burton’ın ölümünün ardından ona adanan bu şarkı, savaşın ve ölümlerin getirdiği anlamsızlık duygusunu yansıtır. Parçada, ölümün yaşamın doğal bir parçası olduğu ve savaşın bu süreci daha da hızlandırdığı bir mesaj verilir. Bu derin düşünceli, melankolik parça, savaşın hayatın anlamını nasıl yok ettiğine dair bir meditasyon niteliğindedir.

9. Confusion (Hardwired… to Self-Destruct, 2016)
“Confusion,” savaşa katılan askerlerin savaş sonrası yaşadığı psikolojik zorlukları anlatır. Post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) yaşayan askerlerin zihinlerindeki karmaşa ve savaşın ruhlarında bıraktığı derin izler, bu şarkının ana temasını oluşturur. Metallica, burada savaşın sadece fiziksel yaralar değil, aynı zamanda derin ruhsal travmalar da bıraktığını vurgular. Şarkının klibi, bir kadın askerin savaştan döndükten sonra yaşadığı travmaları gözler önüne serer ve savaşın birey üzerindeki yıkıcı etkilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.

10. The Unforgiven Serisi (Black Album, 1991; Reload, 1997; Death Magnetic, 2008)
Unforgiven serisi doğrudan savaş karşıtı olmasa da, insanın kendisiyle ve çevresiyle olan içsel savaşlarını konu alır. Özellikle “The Unforgiven III,” kişinin hayattaki mücadelelerini ve özgürlük arayışını işler. Hayatın getirdiği baskılarla yüzleşen bireylerin yaşadığı acıları ve sıkıntıları anlatan bu seri, içsel savaşın da ne denli zorlu olabileceğini gösterir. Metallica burada sadece fiziksel savaşı değil, insan ruhunun savaşlarını da ele alır.

Metallica, yalnızca müzikal anlamda bir devrim yaratmakla kalmamış, aynı zamanda savaş karşıtı ve anti-militarist duruşuyla da dikkat çekmiştir. Grubun şarkıları, savaşın bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerini derinlemesine işlerken, dinleyicilere savaşın getirdiği acıları düşünmeleri için bir fırsat sunar. Metallica, müzik aracılığıyla toplumsal bilinci artırarak, savaşın anlamsızlığını ve insanlık üzerindeki derin etkilerini gözler önüne sermiştir. Savaş karşıtı mesajlarıyla hem müzik dünyasında hem de toplumsal hareketlerde önemli bir yer edinen grup, dinleyicilerine sadece müzikle değil, düşünceyle de meydan okur.

Savaşın yıkıcı etkilerini ve militarizmin tehlikelerini işleyen bu şarkılar, Metallica’nın müziğinin ne kadar derin ve anlam yüklü olduğunu gösteriyor. Metallica, müziğiyle insanları sadece eğlendirmeyi değil, aynı zamanda bilinçlendirmeyi amaçlayan bir grup olarak, savaş karşıtı mesajlarını kuşaklar boyunca yaymaya devam edecektir.

--

--

Özgür Poyrazoğlu

İletişimci. Markaların iletişimiyle başladığı yolculuk insanların, liderlerin, takımların iletişimiyle devam ediyor. Fotograf çekiyor, geziyor, yazıyor.