Kontrol Odağı: Suçlu Kim, Ben Mi Başkası Mı Yoksa Şanssızlık Mı?

Özgür Poyrazoğlu
3 min readSep 27, 2024

--

Hiç bir işi yetiştiremediğinizde hemen “Ama siz de o raporu hala göndermediniz!” Ya da “ama hatırlatmasınız ki” diyen bir iş arkadaşıyla karşılaştınız mı? İşte karşınızda dışsal kontrol odağının adeta kanlı canlı bir örneği! Locus of control; outer locus of control ve inner locus of control kavramlarına biraz daha yakından bakalım istedim.

Kontrol odağı, aslında bireylerin hayatlarındaki olayları nasıl yorumladıklarını ve başarı veya başarısızlıklarını neye bağladıklarını anlatır. Bir yandan “Kader benim ellerimde!” diyenler var; diğer yanda ise “Yok, yok kesin bana nazar değdi” diyenler… Bu iki grup arasında bir uçurum var diyebiliriz.

Şimdi, işin bilimsel kısmına biraz dokunalım. Psikolog Julian B. Rotter, kontrol odağı kavramını 1950’lerde geliştirmiş. O zamandan beri biz de kimin neyi, neden suçladığını anlamaya çalışıyoruz! Kontrol odağı iki ana gruba ayrılıyor: içsel ve dışsal kontrol odağı.

İçsel Kontrol Odağı Nedir?

İçsel kontrol odağına sahip insanlar, başlarına ne gelirse gelsin, “Tamam, bu benim suçum” der. Yani hayatın dümenini ellerinde tutarlar. Mesela, bir sınavda başarılı olurlarsa, “Evet, çünkü çok çalıştım!” diye gururla söylerler. Aynı sınavda başarısız olduklarında da “Daha çok çalışmam lazımdı” diye sorumluluğu kabul ederler. Onlar için sorun yoktur; sadece çözülmesi gereken yeni bir görev vardır. İşte bu insanlar, kriz anlarında daha sağlam durur ve her zaman bir çözüm ararlar. Peki ya bir terfi kaçtı mı? İçsel kontrol odağına sahip biri, hemen kendine döner ve “Demek ki daha fazla çalışmam gerekiyor” der, pat diye harekete geçer.

Dışsal Kontrol Odağı Nedir?

Şimdi geldik dışsal kontrol odağına. Bu grup, başlarına gelen iyi veya kötü olaylar için sürekli dışarıyı suçlar. Örneğin, sınavda başarılı olan biri “Valla şansım yaver gitti” diyebilir. Aynı sınavda başarısız olduğunda ise suçlu kim? “Öğretmen kesin bana taktı!” E tabii, bir de “Masanın yeri uğursuzdu” gibi daha yaratıcı bahaneler üretebilirler. İşte burada sorumluluğun büyük bir kısmı dış faktörlerde aranır. Başlarına gelen bir olayda “ama beni uyarmadılar”, “e ama siz bana o bilgiyi vermediniz” gibi hep birileribe suç atan bir yanları vardır. Onlar için terfi alamamanın sebebi kesinlikle patronun kötü niyeti ya da ofisteki kötü hava akımıdır. “Acaba ben nerede hata yaptım!” diye düşünmek akıllarına bile gelmez. “Bunlar hep beni başıma geliyor” daha çabuk, daha refleksif cevaplarıdır.

Gerçek Hayattan Bir Örnek: İş Yerindeki Suç Kardeşliği

Diyelim ki ofiste bir arkadaşınız var ve görevlerini sürekli aksatıyor. Patron gelip neden işlerin bitmediğini sorduğunda, o hemen “Ama Ahmet de şu projeyi hala bitirmedi!” diyerek topu başkalarına atıyor. İşte bu, tam bir dışsal kontrol odağı klasiğidir! Yani sorumluluğu hiç üstlenmez, hep başkalarına veya çevreye yıkar. Oysa içsel kontrol odağına sahip biri, eksik bir iş varsa, hemen “Ben nerede yanlış yaptım?” diye düşünür ve çözüm aramaya başlar. Fark burada yatıyor!

Peki, Kontrol Odağımız Sabit mi?

Güzel haber şu ki, kontrol odağımız değişebilir! Bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemlerle, kontrol odağını içselleştirmek ve daha sorumluluk sahibi bir bakış açısı geliştirmek mümkün. Yani hep “Şansım yaver gitmedi” diyen biri, zamanla “Ben bu işi nasıl daha iyi yapabilirim?” demeye başlayabilir. Tabii bunun için biraz çalışma ve farkındalık gerekiyor.

Sonuç olarak, kontrol odağı sizin hayatınızı nasıl yönettiğinizi gösteren güçlü bir faktördür. İçsel kontrol odağına sahip kişiler, başarılarının ve başarısızlıklarının kendi ellerinde olduğunu düşündükleri için daha aktif ve sorumluluk sahibi olurlar. Dışsal kontrol odağına sahip olanlar ise işleri dış faktörlere bırakır, bazen de hayatlarını biraz rastgele yaşarlar. Hangi tarafta olacağınız size kalmış ama kontrolü ele almak her zaman iyi bir fikir gibi görünüyor!

Locus of Control (Denetim Odağı) (ya da Kontrol Odağı) konusuyla ilgili kaynaklar da şurada:

Julian Rotter’ın Makalesi: Generalized Expectancies for Internal versus External Control of Reinforcement (1966). Denetim odağı kavramının temellerini atan bu çalışma, bireylerin içsel ve dışsal kontrol algılarını nasıl şekillendirdiğini araştırır. Makalenin Özeti ve Tam Metni.

H.M. Lefcourt’un kitabı Locus of Control: Denetim odağı kavramını geniş bir perspektiften ele alan bu kitap, teorik ve ampirik araştırmalarla desteklenmiş önemli bir kaynaktır.

Philip Zimbardo’nun The Time Paradox kitabı, denetim odağı ve zaman algısının insan davranışları üzerindeki etkisini inceler. Zimbardo, bireylerin geleceğe yönelik kontrol algılarını araştırır.

Gail Matthews ve John Bugental’in Psychological Determinism and Personal Control kitabı, bireylerin kendi hayatları üzerindeki kontrol algısını nasıl geliştirdiğini ele alır ve denetim odağı kavramını genişletir.

Psychology Today’de denetim odağı ve bunun günlük hayata etkileri üzerine çeşitli blog yazıları bulabilirsiniz. Psychology Today — Locus of Control.

MindTools, denetim odağı kavramını anlamanızı sağlayacak ve iş hayatında nasıl uygulanabileceğini anlatan pratik bir kılavuz sunmaktadır.

Bu kaynaklar, denetim/kontrol odağı kavramını hem teorik hem de pratik açıdan derinlemesine anlamak için faydalı olacaktır. (Evet yazıları linklemedim; o kadar da armut piş ağzıma düş olmasın ama değil mi ya…)

--

--

Özgür Poyrazoğlu

İletişimci. Markaların iletişimiyle başladığı yolculuk insanların, liderlerin, takımların iletişimiyle devam ediyor. Fotograf çekiyor, geziyor, yazıyor.